30 yıl önce küresel üretim hacmi içindeki payımız binde 5'ler civarındaydı. Bugün yüzde 1'in üzerinde çıkmış durumdayız" dedi.
TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu, 2023 yılı hedefleri çerçevesinde toplam 500 milyar dolar ihracat hacmine ulaşmayı, Türkiye'nin küresel dış ticaret hacmi içindeki payını yüzde 1,5'e çıkartmayı ve dünyanın 500 büyük şirketi içinde en az 10 küresel Türk şirketiyle yer almayı hedeflediğini anımsattı.
Türkiye'nin aynı zamanda 2023 yılında en az üç sektörde dünya lideri olmayı, dünyada tanınan 10 marka üretmeyi hedeflediğini belirten Hisarcıklıoğlu, "Biliyoruz, bunlar için yenilikçi ve gelişmiş bir sanayiye, teknoloji odaklı ve üretken bir toplum olmaya ihtiyacımız var. Bunun da ön koşulu, olmazsa olmazı, kuvvetli bir fikri mülkiyet rejimine sahip olmaktır. Bunun bilincinde olan Türk firmaları, fikri varlıklarına büyük yatırım yapmaya başlamışlardır" şeklinde konuştu.
Türkiye'nin, fikri mülkiyet haklarının korunması amacıyla yoğun bir şekilde çalıştığını belirten Hisarcıklıoğlu, "Ama daha gidecek çok yolumuz var. Zira, orta gelirli ülkeler sınıfından yüksek gelirli ülkeler sınıfına geçmeyi başarmak için, fikri mülkiyet haklarının daha da önem kazandığını görüyoruz" dedi.
Türk kültünde sıkça kullanılan "icat çıkarma" deyiminin artık değişime uğradığını belirten Hisarcıklıoğlu, "Şimdi bu sayede hemen herkes, gençlerimiz 'icat çıkarsın' demeye başladı. Biz de gençlerimizi bunun için yüreklendiriyoruz" dedi.
TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi'nin çok sayıda öğrencisinin daha okurken, staj yaptıkları firmalarda patent, lisans alan projeler geliştirdiğini anlatan Hisarcıklıoğlu, "Biz Türk iş dünyası olarak 2023 hedeflerimize kilitlendik. Yeni girişimci adaylarımızı, gençlerimizi de bu bilinçle yetiştiriyoruz. Bu noktada artık sahtecilik ve korsan, bizim kabul edebileceğimiz, mübah görebileceğimiz bir iş yapma yöntemi değildir" dedi.
-"Taklit ve korsan kul hakkıdır"
Taklit ve korsan ürünlerin ülkenin ekonomik gelişimini olumsuz etkilediğini belirten Hisarcıklıoğlu, "Taklit ve korsan kul hakkıdır. Allah 'karşıma kul hakkıyla gelmeyin' diyor. Sahtecilik, kaçakçılık ve korsanlık gibi her türlü yasa dışı yöntem, oyunu kuralına göre oynayan, kanuni ve ahlaki tüm sorumluluklarını yerine getiren dürüst iş dünyası temsilcilerine karşı haksız rekabete yol açmaktadır" ifadelerini kullandı.
Hisarcıklıoğlu, "Bunu kabul edemeyiz. Bilime, buluşa, markasına milyonlarca lira yatırım yapan girişimcinin, bu yatırımının çalınmasından korkmaması lazım. Bu sebeple, Türk iş dünyasını kendi markalarını yaratmaları, kendi isimleri ile global arenada rekabet edebilecek seviyeye gelmeleri için de destekliyoruz.
Yönetim Kurulu Üyesi olarak görev aldığım Milletlerarası Ticaret Odası'nın (ICC) yalnızca taklit ve korsanla mücadele alanında faaliyet gösteren özel birimi BASCAP'ın çalışmalarını incelediğimizde şunu görüyoruz: Taklit ve korsanla riske atılan Türkiye ekonomisinin gelişme hızıdır. Riske atılan, vatandaşımızın sağlığı,devletimizin kasasına girecek vergi geliridir. Ayrıca, yine aynı sebeple 135 bin istihdam kaybedilmektedir"
-"Ben gerçeğini alıyorum"
Sahtecilik ve korsanla mücadelenin uzun bir yol olduğunun bilincinde olduklarını belirten Hisarcıklıoğlu, "Gerek kamu kurumlarımız, gerekse özel sektörümüz artık bu konuda önemli adımlar atıyor. Konuya yaklaşımımızda önemli bir gelişme var. Bunun meyvelerini de toplamaya başladık" dedi.
Nihai tüketicinin ve özellikle yeni yetişen çocuklarımızın da sahte ve korsan ürünler hakkında bilinçlendirilmesinin mücadeleye önemli katkılar sağlayacağını ifade eden Hisarcıklıoğlu, "İşte bu sebeple, TOBB çatısı altındaki ICC Türkiye kanalı ile önemli bir bilinçlendirme, farkındalık oluşturma projesi üzerinde çalışıyoruz. ICC BASCAP'ın 25 ülkede yürüttüğü "Ben Gerçeğini Alıyorum" kampanyasının tanıtımını, Dünya Fikri Mülkiyet Gününde, 26 Nisan'da iki bakanımızla birlikte yapıyor olacağız.
Kültür ve Turizm Bakanlığımızın büyük desteği, Gümrük ve Ticaret Bakanlığımızın, Emniyet Genel Müdürlüğümüzün katkılarıyla yürüttüğümüz bu çalışma, taklit ve korsanı, işin gerek fikri gerekse sınai haklar boyutunu aynı anda ele alan, arkasında hem kamu hem özel sektör desteği olan, benzersiz bir çalışma."
-Başbakan Recep Tayyip Erdoğan
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ise konuşmasında, "Sahtecilik ve korsan nasıl küresel bir meseleyse hiç kuşkusuz, çözümü de küresel dayanışma gerektiriyor" dedi.
Erdoğan, Lütfi Kırdar Kongre Merkezi'nde düzenlenen 7. Küresel Sahtecilik ve Korsanla Mücadele Kongresi'nde yaptığı konuşmada, Gümrük ve Ticaret Bakanlığının son dönemde gümrük kontrollerinde ciddi bir mesafe katettiğini belirtti.
"Gümrüklerimizi en modern teknolojik altyapı ile donatırken, uluslararası işbirliğini de her gün güçlendiriyoruz" diyen Erdoğan, Gümrük ve Ticaret Bakanlığının fiziki kontrolleri titizlikle gerçekleştirirken, uluslararası mevzuatı takip etme ve uyum konusunda da oldukça hassas davrandığını söyledi.
Fikri ve sınai hakların korunmasıyla ilgili çalışmaları; idari, adli ve uluslararası tüm zeminlerde kararlılıkla sürdürdüklerini kaydeden Erdoğan, "Önümüzdeki dönemde bu konuda çok daha ileri adımlar atacağımızı huzurlarınızda ifade etmek isterim" dedi.
Başbakan Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:
"Küreselleşmenin, sadece sermaye ve malların dolaşımıyla sınırlı kalması, insanlığın çok ciddi sorunlarla karşılaşmasını beraberinde getirmiştir. Çevre sorunları kadar, yoksulluk, göç ve terör kadar, kaçakçılık, sahtecilik ve korsan da küresel bir sorun olarak ortaya çıkmıştır. Sahtecilik ve korsan nasıl küresel bir meseleyse hiç kuşkusuz, çözümü de küresel dayanışma gerektiriyor. Hiçbir ülke, böyle küresel bir meseleyi tek başına nihayete erdiremez. Meselenin, ekonomik ve hukuki boyutu kadar, sosyal boyutu da mutlaka dikkate alınmalıdır."
-Gümrük ve Ticaret Bakanı Yazıcı:
Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı da, terör örgütleri tarafından sahte ve korsan eşya üretiminin giderek daha fazla kullanıldığını belirterek, "Bu nedenle fikri mülkiyet hakları korunması terör örgütlerinin para kaynağını engelleyecektir" dedi.
Yazıcı, 7. Küresel Sahtecilik ve Korsanla Mücadele Kongresi'nin açılışında, fikri sınai mülkiyet hukukunun diğer bütün hukuk alanları gibi çıktığı toplumun izlerini taşıdığını, sahtecilik ve korsanla mücadele yöntemlerini ve ülkeler arasındaki işbirliğini geliştirmek için uluslararası platformların son derece önemli olduğunu belirtti.
Bu kongrenin, fikri ve sınai mülkiyet hakları temelinde sahtecilik ve korsanla mücadelede geleceğe dönük bir yol haritası çizileceğini ifade eden Bakan Yazıcı, şunları kaydetti:
"İnsan zihninin, düşüncesinin ve ruhunun ürünleri fikri haklar; toplumun gelişmesine ve insanlığın ilerlemesine sağladıkları katkı ile hukuk tarafından en çok korunan haklar arasında yer alır. Fikri ve sınai mülkiyet hakkını temel insan haklarından biri olarak kabul ediyoruz. Ülkemizde fikri haklar hukukunun oldukça eski diyebileceğimiz, 163 yıllık bir geçmişi vardır. 1995 yılı ve sonrasında yapılan yasal düzenlemelerle ülkemizde Fikri ve Sınai Mülkiyet Hakları Sözleşmesi standartlarına uygun ve AB ülkelerindeki düzenlemelerle büyük ölçüde uyumlu bir fikri haklar sistemi kurulmuş, önemli uluslararası sözleşmelere katılım sağlanmıştır."
-"Teknoloji ve yenilik üretim faktörlerine eklenmektedir"-
Yazıcı, fikri ve sınai mülkiyet haklarının, dünyada ticaretin küreselleşmesine paralel biçimde geliştiğini aktararak, bir ekonomiye şekil veren en önemli kavramın o ekonomideki üretim faktörleri olduğunu, klasik üretim faktörlerinin ise emek, sermaye, hammadde ve girişimci olduğunu vurguladı.
-Diğer konuşmacılar
Interpol Genel Sekreteri Ronald K. Noble ise, "Geçen yıl ortaklarıyla birlikte Interpol, değeri 70 milyar doların üzerine çıkan sahte mala el koydu, iki binden fazla tevkifat yaptı" dedi.
7. Küresel Sahtecilik ve Korsanla Mücadele Kongresi'nde konuşan Noble, amaçlarının sahtecilik, yasa dışı yollarla elde edilen malların tüketicilerden uzak tutulması olduğunu belirterek, ilaçlarda da yasa dışı kaçakçılığın söz konusu olduğunu anlattı.
Interpol'un kaçakçılık ve sahtecilikle yoğun bir şekilde mücadele ettiğini belirten Noble, "Dünyanın en büyük polis organizasyonu olarak aslında şaşırtıcı olmaması lazım. Bizim ana amacımız aslında, kaçakçılık ve sahtekarlıkla ilgili insan yaşamını korumak. Ona bir güvence vermek. Toplum içinde çalışan görevliler 190 üye ülkemizin her birinde aynı endişeyi taşımaktadır" şeklinde konuştu.
Dünyanın her yanında polise yardımcı olmanın temel görevleri içerisinde yer aldığını belirten Noble, ''Hangi hükümet, hangi yasal kuruluş olursa olsun ve bu tip suçlarla ilgilenen bütün vatandaşlar, hukuk devletine inananlar, üye ülkelerimizde lütfen bize yardımcı olsunlar" talebini dile getirdi. 2012 yılında Dünya Gümrük Örgütü (WCO) gibi birçok uluslararası kuruluş ile birlikte çalıştıklarını anlatan Noble, "Geçen yıl ortaklarımızla birlikte Interpol değeri 70 milyar dolarının üzerine çıkan sahte mala el koydu, iki binden fazla tevkifat yaptık" şeklinde konuştu.
Dünya Fikri Mülkiyet Örgütü (WIPO) Genel Direktörü Francis Gurry ise, sahte ilaçlarına ilişkin bir soru üzerine, şunları anlattı:
"Bir ilaç, belirlenmiş olan standartlara uymuyorsa, düzenleyici kurum kimse ve bu belli bir standardın altındaysa, bu fikri mülkiyet sorunu değildir. Ne zaman fikri mülkiyet sorunudur, sahtecilik açısından baktığınızda. Bilinçli olarak başka bir ilacın, o ilaç olduğunu iddia ederek tüketiciyi kandırmaya çalışıyorsa üretici, o zaman sahtecilik oluyor. Çünkü bu şekilde, başka bir ilacı 'adı ne olabilir', 'görüntüsü ne olabilir' taklit ediyor. Ve bu şekilde de kandırmaya çalışıyor. Aslında sahteciliğin tanımı bu. Bu bilinçli sahtecilik, bilinçli taklit. Bilinçli olarak tüketicinin sağlığını riske atmak da bunun içinde. Yani tüketici sonunda düşündüğü şeyi almış olmuyor.
Toplantıda konuşan Dünya Gümrük Örgütü Genel Sekreteri Kunio Mikuriya ise, "Biz, gümrüklerde tüketicilerin, vatandaşların da sağlığını korumaya çalışıyoruz. Yani fikri mülkiyet tabii ki önemli ama Sağlık Bakanlıklarıyla da çok yakın çalışıyoruz. Onların yasal araçlarını, mevzuatını kullanıyor. O zaman düşük standartlı, yetersiz ilaçları da durdurmaya çalışıyoruz. Aslında bütün o önlemleri biz paket olarak alıyoruz" şeklinde konuştu.
|